Ben doğmuşum, ölmüşüm, gerçekliğe gömülmüşüm. Bu mu ayıp, bu mu ayıp?
Sen çok işe yaramışsın, bunu çok matah sanmışsın. Bu bir kayıp, bu bir kayıp.
Ben hatalar yapmışım, şaşkın, aptal, safmışım. Bu mu ayıp, bu mu ayıp?
Sen hiç yanılmamışsın, hiç pişman olmamışsın. Bu bir kayıp, bu bir kayıp.
İçinden düz, dıştan yuvarlak; kimin umrunda?
Dünya… dönmüyor; sarhoş… başı dönüyor.
İçinden düz, dıştan yuvarlak; kimin umrunda?
Dünya… dönmüyor; sarhoş… başı dönüyor.
Ben müziğe sığınmışım, şişelere yaslanmışım. Bu mu ayıp, bu mu ayıp?
Sen çok güzel yaşamışsın, yürekten yıkılmamışsın. Bu bir kayıp, bu bir kayıp.
Ben incinmişim, kaçmışım, hüznüme sarılmışım Bu mu ayıp, bu mu ayıp?
Sen tasandan kaçmışsın, hep mış gibi yapmışsın. Bu bir kayıp, bu bir kayıp.
İçinden düz, dıştan yuvarlak; kimin umrunda?
Dünya… dönmüyor; sarhoş… başı dönüyor.
İçinden düz, dıştan yuvarlak; kimin umrumda?
Dünya… dönmüyor; sarhoş… başı dönüyor